|
|
"Uzay, uçsuz bucaksız uzay". Çocukluğumun
sevilen TV dizisi "Uzay Yolu", orijinal
ismiyle "Star Trek"in her yeni bölümü, "Kaptanın seyir defterine ek, yıldız
zamanı bilmem kaç" klişesinin yanında bu kelimelerle de başlardı. Bırakın
uzayın sonsuz gibi görünüşünü, Güneş Sistemi'nin bile ne kadar büyük olduğu
ve kenar semtlerinin, tarihi boyunca uzayı keşfetmeye, onu tanımlamaya
çalışan insanlık için bilinmeyenlerle dolu olduğu, yeni bir keşifle bir
kez daha ortaya çıktı.
Ekim ayının ilk haftasında, Caltech (California Institute of Technology) astronomları Chad Trujillo ve Michael E.Brown, Kuiper Kuşağı'nda Plüton'un gerisinde yer alan en geniş nesneyi keşfettiklerini açıkladılar. Söz konusu kütle, Güneş Sistemi'ndeki tüm küçük gezegenlerden daha büyük ve bu sistemde Clyde Tombaugh'ın 1930'da Plüton'u yakalamasından beri en önemli buluntu. 1978'de Plüton'un uydusu ya da eş gezegeni Charon'un keşfini de unutmayalım tabi. Yeni kardeşimize, Caltech'in kurulu olduğu Los Angeles'ta eskiden yaşamış bir halk olan Tongva yerlilerinin dilinde "Yaratıcı güç" anlamına gelen "Quaoar" (Kwah-o-ar olarak okunuyor) adı verilmiş. Nesnenin görüntüsü, ilk olarak Haziran'ın 2'sinde Palomar Dağı'nda kurulu 45 inçlik Oschin Schmidt teleskobu tarafından alınan elektronik görüntülerde 18,5 parlaklık gibi çok çok silik bir şekilde yakalanmış. Bunun ne demek olduğu konusunda bir kaç örnek vermek gerekirse en rahat gözlemlenen gezegenlerden Jüpiter ve Venüs zaman zaman -6 parlaklığa erişiyorlar. Dolunayın derecesi ise -23. Parlaklık derecesi sıfırın üstüne çıktığında cismi görmek zorlaşıyor, örneğin ancak teleskopla görülebilen Uranüs ve Neptün 6-11 arasında değişen parlaklık büyüklüklerine sahipler. Yine Quaoar'a dönecek olursak, bu görüntüleri inceleyen Trujillo ve Brown, tam anlamıyla ispat edecek verilere ulaşmadan keşiflerini bir sır olarak saklamışlar. Aslında bu yeni farkettiğimiz komşumuz, 1982 yılında yine Caltech astronomlarından Charlie Kowal tarafından görüntülenmiş. Kowal, bir araştırmasında aynı kütleden "Planet X" olarak söz etmiş, ama ne yazık ki daha önce hiç gözlemlenmemiş olan bu nesnenin fotoğrafını daha sonra incelemek üzere bir kenara bırakmış. Kuiper Kuşağı'ndaki nesnelerin görüntülerini yakalayabilmek gerçekten çok güç. Bunun da nedeni bu nesnelerin çevresinin karbon açısından zengin katranımsı bir organik tabakayla kaplanmış olması. Kaya ve buzdan oluşan Güneş'e uzak nesnelerde, zeminde yayılı bulunan organik maddeler Güneş'ten yayılan zayıf morötesi radyasyonun etkisiyle katran rengine bürünüyorlar. Bu da albedo denilen yansıtma özelliğini %10'ların altına düşürüyor. Keşfedildiği yıllarda bir gezegen olarak kabul edilen ama yükselen teknolojik olanaklarla birlikte bir çok astronom tarafından artık bir Kuiper Kuşağı nesnesi olarak kabul edilmeye başlanan Plüton'un keşfedilmesi, albedo değerinin %60 gibi bir sayı olması nedeniyle daha kolay olmuş. Bu durum Plüton'un dışmerkezli bir yörüngede 248 yılda bir Güneşe iyice yaklaşarak atmosferindeki gaz halindeki maddelerin ısınması, dolayısıyla da gezegenin daha büyük görünmesinden kaynaklanıyor. Oysa Quaoar'ın neredeyse tam anlamıyla dairesel yörüngesi onu Güneş'e hiç yaklaştırmıyor. |
Quaoar (tahmini görünüş, üstte) ve keşif görüntüsü (yanda). |
|
Buradan yola çıkarak, yeni keşfedilen
küçük gezegen ile ilgili bazı sayısal değerleri incelemekte yarar var.
Quaoar 1290 km'lik çapıyla Plüton'un 2390 km'lik çapının neredeyse yarısı
kadar bir çapa sahip. Bu değer uydumuz Ay için 3475 km, Dünya'nınki ise
12756 km. Yine Kuiper kuşağındaki diğer nesnelerden Charon'un çapı 1186
km, Varuna ve 2002 AW197'nin 900 km. Bu kuşakta, bilinen 600 kadar nesne
var ve ortalama çapları 100 km civarında.
Güneşe yaklaşık 6,5 milyar km uzaklıktaki bir yörüngede tahminen 4 milyar yıldır dolanıyor Quaoar. Bu uzaklık Plüton için ortalama olarak 5,9 milyar km. Plüton'un düzleme göre 20 derece eğik yörüngesinin düzgün olmaması, bazı dönemlerde Neptün'ün yörüngesinin içine girmesine yol açtığı gibi Quaoar'ın yörüngesinden de dışına çıkarıyor kendisini. Quaoar'ın yörünge düzleminin de 8 derecelik bir açı yaptığını belirtelim hemen. Bu durumun Plüton-Neptün örneğinde olduğu gibi, kozmik takıntılarla romanlar yazan bazı kişiler tarafından, bir gün çarpışacakları şeklinde ortaya yorumlar atılmasına sebep olabiliceğini de söylemek gerek. Hoş, zaten "10.Gezegen" ismiyle bir romanı da hatırlıyorum. Ortalama Güneş-Dünya uzaklığı olan 149,6 milyon km, ki buna Astronomik Uzaklık Birimi deniliyor, cinsinden hesap edilecek olursa Plüton 39,48, Quaoar 43,37 birim uzakta Güneş'ten. Plüton'dan önceki son gezegen Neptün'ün 30, dev Jüpiter'in 5,2, komşumuz Mars'ın da sistemin merkezinden sadece 1,5 birim uzakta olduğunu söylemek Kuiper Kuşağı'nın ne kadar uzaklarda olduğunu tanımlamak açısından faydalı olabilir. Bu kadar uzakta olunca da bir turu tamamlamak 288 yılını alıyor Quaoar'ın. Yani üzerinde bizim özelliklerimizde bir canlı yaşayabilse, ilk doğumgününü kutladığında, kuşak değişiminin ortalama 30 yıl olduğunu kabul edersek Dünya üzerinde neredeyse 10 kuşak geçmiş oluyor. Orada 40 yaşına gelen biri Dünya'daki arkadaşına senin dedenin 100 dede evvelinde şunlar vardı diye, 20 yaş hatıralarını anlatabilir. Neptün Ötesi Kuşak adıyla da bilinen Kuiper Kuşağı, astronomlar için hala en merak edilen ve en çok araştırılan bölgelerden biri olma özelliğini koruyor. Quaoar gibi bölge için dev sayılabilecek bir kütlenin keşfinden sonra ilginin daha da artması bekleniyor. Önümüzdeki bir kaç on yılda bu büyüklükte başka nesnelerin de bulunacağı umuluyor. Kuiper Kuşağı, Mars ile Jüpiter arasındaki asteroid kuşağıyla benzer özellikler gösteriyor ancak ona göre 100 kat daha fazla madde içeriyor. |
|
Kuiper Kuşağı ve Quaoar ile ilgili daha ayrıntılı bilgiler için şu linklere göz atmanızı tavsiye ederim: |
|