15:00'de kapı açılışı, 20:00'de Blind Guardian'ın sahne alışı olarak planlanan konser için 19:30 gibi Bostancı'daydık. Bir de baktık ki 2-3 bin kadar siyah giyimli insan ön saflarda genişleyen arkalara doğru incelen bir kuyruk oluşturmuşlar. Orada burada da sıra haricinde kalıp küçük gruplara bölünmüş 100-150 kadar kişi daha var. Kapılar dört buçuk saat gecikmeyle ancak açılıyordu ve sebebi de açıklanmamıştı. Sonradan içeride Hansi'nin dediğinden öğrenecektik ki önemli teknik sorunlarla karşılaşılmış, bu nedenle alt grup olarak belirlenen Soul Sacrifice ve Battlorn'un sahne alması mümkün olmamış. BG, bu gruplara söz vermiş; Türkiye'deki ya da başka bir yerdeki diğer bir konserde bunlara da sahne aldıracak. İkisinin de gelecegi olan gruplar oldugundan bahsetti Hansi. Dinleyemediğimiz için bilemiyoruz tabi.

Biz içeri girerken (ki bizden önce 2000-2500 kişi kadar girmiş, bizden sonra da 500 daha eklenmiş olabilir) saat dokuz olmuştu. Blind Guardian, çalmaya başladığında da saat 21:15 filandı. Seyirciden "Guardian, Guardian" nidaları yükselmeye başlamışken ortalık karardı ve kötülüğün büyük gücü Morgoth'ın Sauron'a seslenişi ile sahne açıldı. "Nightfall in Middle-Earth" albümünün de girişini oluşturan Morgoth-Sauron diyaloğu "War of Wrath" ve onu izleyen "Into the Storm" ile Blind Guardian konsere sıkı bir giriş yaptı. Bu yılın, dünyanın çesitli yerlerinde sahne aldıkları diğer konserlerinde de olduğu gibi bu ikisini izleyen üç şarkı da aynıydı: "Welcome to Dying", "Nightfall" ve "The Script for My Requiem". Welcome'dan önce Hansi bir "Merhaba Arkadaşlar" çekti ve gecikmeyi, alt grupların sahne almayışının nedenini filan anlatarak konsere devam etti. Hemen her şarkıdan sonra teşekkür niyetine "Teshekk" deyişi de bir çok kişiyi güldürdü.

İlk beş şarkının ardından klasik setin biraz dışına çıktılar. Öncelikle bu yıl hiç bir konser kritiğinde çaldıklarını okumadığım klasik parçaları "Lord of the Rings" geldi. Sonra yine normal sete dönerek "Valhalla" ve yeni albümden "The Soulforged"u çaldılar. Burada bir parantez açıp grubun performansının oldukça iyi olduğunu ama sahnede Hansi dışında hiç kimsenin öne çıkmadığını söylemeliyim. Grubun şov grubu olmaktan çok hikaye anlatıcı bir tarzı olması da konserde, kaptırıp giden uçuk gitar ve davul sololarının olmamasıyla enstruman virtüözlügünün arka planda kalması ve solistin öne çikması demek tabi. Hansi ise gerçekten muhteşem bir solist. Fazla iyi olmayan ses düzeni bile onu fazla boğamadı ve hem yumuşak hem de sert söylemin arka arkaya geldigi bir çok parçayı, stüdyodaymışçasına söyledi. Zaten antrenmanlı olduğu gözüken seyirci ile de iyi bir diyalog kurdu ve bir çok şarkıda nakaratı hep seyircilere bıraktı.

Daha sonra sıralarını tam olarak hatırlayamadığım şu şarkılar geldi: "Time Stands Still (at the Iron Hill)", "Mordred's Song", "Mourning Hall", "Journey Through the Dark" ve "Bright Eyes". Buradaki son iki şarkı da genelde konser setinde yer almayan şarkılar. "Time Stands Still" de genelde biste çalınıyormuş. Noldor'un yüce kralı Fingolfin'in Morgoth'ın kalesine doğru tek başına hücuma kalkması ve kahramanca dövüşerek Morgoth tarafından öldürülüşünü anlatan bu şarkıyı, "great" bir tarihe sahip olduğunu söylediği Türk seyircilere armağan etti Hansi.

Konserin bisten önceki son üç parçası, yine sete uygundu: Yeni albümden "Punishment Divine" ünlü bir yazar ve düşünür hakkındaymış, solist ismini söyledi ama anlayamadım. Sonraki "Bard's Song" zaten seyircilerin en çok beklediği şarkıydı ve tüm salon tarafından koro halinde söylendi. Ne yazık ki son parçamiz dedikleri parça da "Imaginations from the Otherside" oldu.

Tabi ki konser böyle bitmeyecekti ve ışıklar yakılmadı. Beş dakika kadar sonra grup geri gelip iki, daha doğrusu üç parça daha söyleyeceklerini belirterek "Lost in the Twilight Hall"a girdiler. Bunu bir başka Kral Arthur konulu şarkı, "Past and Future Secret" izledi. Son parça ise yine beklenildigi gibi "Mirror Mirror"du ki seyircinin çalınması için tempo tuttuğu şarkılardan biriydi zaten.

Klasik set içinde yer alan "Harvest of Sorrow", uzun şarkı "And Then There Was Silence"dan bir bölüm ve "The Quest for Tanelorn" söylenmedi. Onların yerine ilk kez konser verdikleri bir yerde daha fazla ilgi çekebilecek şarkılara yer vermeleri akıllıcaydı gerçekten de. Özellikle "Lord of the Rings" ve "Bright Eyes" güzel sürprizler oldular.

Sonuç olarak başarılı bir konser olduğu söylenebilir. Ama grubun iyi şarkılarının çokluğunu ve bir çoklarını çalamamıs olduklarını düşünürsek 2 saatten biraz daha az süren konserin kısa sayılabileceğini ve tam doyum veremediğini belirtmeliyim. Yine de son bir iki senede canlı canlı seyretmiş olduğum Dark Tranquillity ve Megadeth'den daha iyi bir etki bıraktı Blind Guardian bende.

Seyircinin yaş ortalaması çok düşük değildi. Hem yeni metal akımlarının daha fazla taraftar bulduğu 20 yaş altı kuşağın gelmemiş olması hem de BG'nin şarkı sözlerinin daha yaşlı sayılabilecek bir kesime hitap etmesi, bunun nedeni olabilir.