Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
KUZEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ
.
Gün 0
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
.
Gün 1: İlk hedef Tokat Kebabı
Cumartesi sabahı asıl yol başlıyor.

Gerede'de Hotel Esentepe:

Otelin çıkışından Gerede'nin görünümü:

İlk günkü yolumuza Gerede'den E80'e girerek başladık. Planımıza göre 5 gün sonra E80'in İran'a girdiği Gürbulak Sınır Kapısı'nda da olacaktık. Çankırı il sınırlarına girip Kurşunlu'da bir benzin molası vermenin ardından ana yoldan çıkarak kıvrımlı ve bozuk bir yoldan Korgun'a ve sonra Çankırı merkezine ulaştık. Şehir merkezine girince AKP konvoyunun ortasına düşüverdik. Kaçacak boşluk bile bulamayıp dakikalarca dur kalk yaparak ilerleyebildiğimiz konvoydan kurtulduğumuzda rahat bir nefes aldık. Çankırı'nın il merkezi tabelasını ise tabela koleksiyonumuza ancak şehirden çıkarken ekleyebildik.

Bolu/Kastamonu tarafındaki girişe tabela koymamışlar üzdüler beni :-)

Bu arada Çankırı'nın "Yaranlar Diyarı" olduğunu öğrendik:

Herhalde "Yarenler" demek istiyorlardı ama ne olur ne olmaz deyip burada fazla oyalanmamayı tercih ettik. Bu arada Bahar'ın motorunun adının da "Yaren" olması fotoğrafa ayrı bir anlam yükledi tabi.

Geçen seneden alıştığımız kıraç ve sapsarı otlarla kaplı tipik İç Anadolu manzarasıyla geçen kilometrelerin ardından geçen seneki yol dostlarımızdan Kızılırmak ile karşılaşıverdik. Bu kez daha durgun, geniş ve ağır akıyordu:

Kızılırmak ile beraber etraf da biraz yeşillenmişti. Çorum'a vardığımızda Karadeniz bölgesinin iç kesimlerinde olduğumuz, en azından çam ormanlarının varlığıyla anlaşılıyordu.

Eh, Çorum'dan geçince leblebi almadan olmaz tabi. Küçük bir leblebi molasının ardından şehir çıkışında bir benzincinin restoranına oturup bir şeyler yedik. Benzin istasyonu ve restoranın sahibi Çorumspor'un başkanıymış. Ayaküstü bir futbol muhabbeti bile döndü yani.

Bu arada Kurşunlu'dan Çorum'a kadar ve hatta Amasya kavşağına kadar olan yoldaki asfaltın sıcaktan erimiş olduğunu ve bizi oldukça yorduğunu söylemeliyim. Amasya sapağından sonra ise yol daha iyiydi ve hızlı bir şekilde Amasya'ya vardık.

Klasik sayılabilecek bir kaç Yeşilırmak kıyısı fotoğrafının ardından kendimizi ve atlarımızı sulayarak Tokat istikametine döndük.


Nispeten rahat bir etabın ardından Tokat'a vardık.

Tokat'ın içinden bir kaç fotoğraf.
(Ertesi sabah attığımız turdan)

Hıdırlık Köprüsü:

Bir Selçuklu eseri. 5 kemerli köprü, halen kullanılıyor. Üzerindeki kitabesiyle bu tarz köprüler arasında eşsizmiş.

Bugün müze olarak kullanılan Gökmedrese (Tokat Darüşşifası):

Resimde arka planda Tokat Kalesi de var. Gökmedrese yine Selçuklular dönenimde, 1277 yılında yapılmış. "Gök" sıfatını iç cephedeki günümüze de ulaşan mavi çinilerden alıyormuş.

Taşhan:

1631 yılına ait bir Osmanlı yapısıymış. 112 odalı bu han günümüzde restore edilerek çeşitli dükkanlara tahsis edilmiş.

Eski Osmanlı evleriyle yüzyıllar öncesinin havasını korumaya çalışan (Elektrik direklerini ve otomobilleri resimden çıkarmak gerekecek tabi) Sulu Sokak:


Tarihi Bedesten:
Kazancılar Mescidi:
1572 yılından Ali Paşa Camii:
ve Ali Paşa Hamamı:

Saat Kulesi:

33 metre yüksekliğindeki bu kule diğer eserlere göre yeni sayılır. 1902'de II. Abdülhamit'in padişah oluşununun 25. yılı nedeniyle yaptırılmış.

Tokat Kalesi:

Ve şehrin içinden görünümü:

Bir ortaçağ kalesi. Dış kale sur duvarları tamamen ortadan kalkmış, resimde görülen bir kısmı ayakta kalmış duvarlar iç kaleye ait.

Büyük Otel'e yerleştiğimizde artık hava kararmak üzereydi. Nerede ne yiyebiliriz diye düşünürken otelin restoranında yöresel yemekler olduğunu öğrendik ve karşınızda Tokat Kebabı:

Oteldeki sohbetsever bir görevlinin anlattığına göre kaledeki askerler kaleyi savunurken gizli bir yeraltı tüneliyle hamama iner yıkanır, yine aynı tünelin bir başka koluyla camide namaz kılmaya gelip tekrar kaleye çıkarlarmış. Ortamı bozmamak için hiç sormadık tabi Tokat'a son dört-beş yüzyılda ne zaman düşman saldırısı oldu da kaleden savunulmak zorunda kalındı diye :-)

Fotoğraflayıp burada kısaca geçtiklerimle birlikte Tokat il merkezinde 50-60 adet tarihi eser / bina bulunmakta. Bu açıdan çok zengin bir şehir. Ayrıca sadece il merkezi değil diğer ilçeler de doğal güzellik ve tarihi eser bakımından oldukça zenginmiş. Şu zamana kadar Tokat'ın keşfedilmemiş olmasına ve adından çok bahsedilmemesine şaşırdım doğrusu. Binlerce yıllık bir yerleşim bölgesi olarak tarihi kalıntılara, Ballıca mağarası gibi muhteşem bir doğal güzelliğe, kaplıcalara, yaylalara, bir baraj gölüne, kuşların uğrak yeri daha küçük göllere, rafting yapılabilecek Kelkit'e, il topraklarına hayat veren Yeşilırmak'a, yamaç paraşütü yapılabilecek tepelere sahip bir vilayetmiş tanıtım broşüründe yazdığı kadarıyla. Ben de bu yazdıklarımla Tokat'ın fahri elçisi gibi oldum ama burası kesinlikle en az 2-3 günlük bir geziyi hak ediyor.

İlk günün rotası:

Gerede - Çerkeş - Atkaracalar - Kurşunlu - Korgun - ÇANKIRI - ÇORUM - Mecitözü - AMASYA - Turhal - TOKAT
513km

İlk günün fotoğraf albümü

.
2.Gün: Tokat - Erzurum
.
Gün 0
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5