Neyse, Temmuz'un son günü planın ilk kısmını uygulamaya koyup çocuklarla birlikte yazlıktayız. Bu sırada ikinci hafta için etap planı filan çıkarmaya çalışıyoruz. İlk planda Bodrum / Fethiye filan var ama sıcak ve kalabalık ihtimali keyfimizi kaçırıyor. Bahar Akçakoca'ya göllerin oradan çıkalım diyor. Ben de Bodrum ve Fethiye'yi tümüyle unutalım yolculuğu göller üzerine kuralım önerisi getiriyorum. Küçük bir harf oyunuyla Bodrum'u Burdur'a çevirip hiç aklımıza gelmemiş bir Göller Yöresi planı çıkarıyoruz ortaya. Cuma gecesi otobüsle İstanbul'a dönüş, ertesi gece Manowar konseri ve bundan sonraki sekiz gün boyunca her gece farklı bir yer bekliyor bizi uyumak için.

Manowar konserinin verdiği yorgunlukla uyanış. Dışarıda sert rüzgarla birlikte yağan sağanak yağmura bakıp iç çekiş. Bir süreliğine son kez internete bağlanıp akşam konserde çekilen fotoğraflardan düzgün bir kaçını siteye atış. Otomobille Kuşadası'na götürülmüş yan çantalar, çadır / mat / uyku tulumu grubuna ek olarak gidecek çantalara bir şeyler daha tıkıp, topcaseleri takıp yola düşüş. Neyse ki rüzgar da yağmur da kesildi, hatta güneş açtı. İlk hedef 12:15 Yenikapı- Bandırma feribotu.

Saat 12:05, internetten aldığımız bileti bastırmak için gişelerdeyiz ve Bandırma'dan henüz gelmiş feribot yeni boşalıyor. İnenler arasında "Pegasos" Alper de var, o bizi görmedi ama böyle yakalarız adamı. Otomobillerin alınışını diğer dört motosikletle beklemek, sonra içeri girip kapaklar kapandıktan sonra motorları yerleştirmek derken feribotun kalkışı 12:45'i buluyor. Bu feribot beni hep sıkıyor. 2-2,5 saat bu yüzen konserve kutusuna tıkılacağıma Pendik'ten Yalova'ya geçip fazladan 200 km yol yapmayı yeğlerim ama bu kez yorgunluk bahanesi ağır basıyor.

Saat 15:00'e doğru artık motor üstündeyiz. Bandırma-Susurluk yolu genişletme çalışmaları yüzünden darmadağın olduğundan hedefimiz Cunda gezisinde de kullandığımız Gönen-Balya yolu. Bandırma'dan hızlı bir çıkış yapıyoruz ama Edincik sapağı civarlarında güneş yine ortadan kayboluyor. Önümüzdeki batı ufkunda bulutlar yerle fazla yakın sanki! Karşı yönden gelen bir iki otomobil selektör atıp yağmuru haber veriyorlar. Zaten rüzgarla birlikte kokusu ve ilk damlalar da gelmeye başladı. Bahar önde gidiyor, selektör ve sağ sinyalle işaret veriyorum, ilk sağda bir köy yolu ve yolun girişinde otobüs bekleyenlerin kullandığı derme çatma bir sığınağın önüne girdiğimiz anda müthiş bir sağanak başlıyor. İyi ki burayı bulduk. 10-15 dakikalık sağanağın ardından yol göle dönmüş durumda. Yağmurluklarımızı giyip suların çekilmesini bekliyoruz :)

Balıkesir-Edremit yoluna kısa bir giriş ve İvrindi'den tekrar dar ve manzaralı yola çıkış. Ağır aksak bir gidişle hava kararmak üzereyken Bergama'dayız. Sonra karanlıkta ve şu nefret ettiğim sağ şeridi tırmıklanmış yol üzerinde İzmir'e varış. Saat 22:30, Bandırma-İzmir yolu hiç bu kadar uzun sürmemişti.

8 Ağustos 2005 Pazartesi, 2.Gün:
(Gaziemir-Torbalı-Selçuk-Söke-Davutlar, 120 km)

Bugünkü yol kısa. Otobanı tercih etmeden eski İzmir-Aydın yolundan, Bahar'ın annesinin yazlığına varıyoruz. Çocuklar iki günde bizi özlemişler galiba.