Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
SOLO KARADENİZ VE KUZEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9
.
Gün 1: Uzun yoldan Sinop
Plan ve hazırlıklar tamam. Yola çıkma zamanı geldi yine. Bahar bu kez beni yalnız bırakıyor (ya da ben onu) ve gece 23:30 otobüsüyle çocukların yanına gitmek için Kuşadası yolunu tutuyor. Ben de sabah 06:20'de "Şeytan" ile birlikte garaj kapısının önündeyim.

Tripmetre sıfırlandı, her şey tamam gibi.

Önce E5'ten Gebze ve oradan TEM. Kısa bir benzin molası dışında tempolu bir sürüş sonrası Düzce'de TEM'i terk ediyorum. Sıkıcı otoyoldan sonra Akçakoca yoluna girdiğimde gerçekten yolda olduğumu hissetmeye başlıyorum artık.

Akçakoca'da Karadeniz'e kavuştuktan sonra ilk mola Ereğli'de. Ayaküstü bir kahvaltı poaça ve meyve suyuyla. Zonguldak ile birlikte ilk kez geçeceğim il merkezleri ve koleksiyonuma katacağım tabelalar başlıyor.

Zonguldak limanından görüntüler:

Şehir içinde motorla kısa bir turun ardından akşam tekrar görüşmek üzere Karadeniz'e veda ediyorum. İlk hedef Bartın derken, Zonguldak'tan çıkar çıkmaz görünen Gökgöl Mağarası tabelası beni durduruyor.

Durup dolaşmaya vaktim yok, zaten öyle 15 dakikada gezilecek bir yer de değil, oldukça uzunmuş (turizm amaçlı, dolaşılabilen kısım 800 metreden fazla). Zonguldak il sınırları içerisinde bir çok benzer mağara varmış. Bunlardan, Gökgöl ile birlikte turist çeken bir diğeri de Ereğli'de Cehennemağzı'ymış. Neyse, girişi dışarıdan fotoğraflayıp yola devam. Bir saat kadar sonra Bartın ve benzin molası.

Bartın - Karabük yolunun ilk kilometreleri çok hoş.

Tepelere doğru tırmanışın ardından böğürtlen molası.

Sırada Safranbolu var. Tek başına bir geziyi bile hak ediyor aslında ama bugün fazla oyalanamam. Sonrasında bir hafta sonu gelip içini ve çevresini dolaşmak lazım.

Karabük ile devam ediyorum tabela toplamaya.

Yol üstünde evleriyle Safranbolu'yu andıran bir kasaba Araç ve tarihi kalesi.

Bir yeni tabela da Kastamonu'dan.

Kastamonu Kalesi:

Vilayet binası ve "Şapka Devrimi" Anıtı:

Kastamonu Saat Kulesi:

Kastamonu nedense bende kötü çağrışımlar yapardı ama hoş bir kentmiş. Burada da bir çok tarihi bina var ve dolaşmaya kalksam bir gün de burası alır.

Yola devam. Taşköprü ilçesi sarımsak merkeziymiş. Kasabadan geçerken yol kenarındaki tezgahlarda asılı sarımsakların kokusunu alıyorsunuz. Buraya "Kont Drakula" soyundan aklı başında hiç bir "vampir" uğramaz herhalde :)

Kastamonu - Sinop yolunda sevimli köylerden biri:

Güzergahtan hafif saparak Boyabat'ı da bir göreyim diyorum.

Boyabat Kalesi:

Aslında Boyabat öncesi Ayancık yoluna girip sahilden Sinop'a devam etmeyi düşünmüştüm ama hem o taraftaki koyu renk bulutlar hem de haritada kıvrım kıvrım görünen yol, zaten sabahtan beri AT selesinde 600 kilometreyi geçtiğim için pek cazip gelmiyor. Boyabat - Sinop yolu daha düzgündür diye tercih ediyorum ama maşallah, viraj üstüne viraj ile tercihimi sorgulamaya başlıyorum.

Tepeden Boyabat tarafından geldiğim yola bakış:

Neyse yine de hava kararmadan Sinop'a ulaşmak üzereyim ama Sinop Belediyesi'nin heyecan verici bir "hoşgeldin" sürprizi var. Şehrin sadece bir girişi var ve bu yola sonradan asfalt dökmek üzere zifti bir güzel yaymışlar. İlk kısım çakıllı, motorun zifte batması dışında bir sorun yok ama sonra birden arka teker dans etmeye başlıyor. Mübarek buz pisti, ne fren ne gaz kendimi hemen yol kenarındaki toprağa atıp duruyorum. O anda farkediyorum ki biraz geride yerde bir scooter ve başında bir ambulans var. Ben gerçekten ucuz atlatmışım galiba. Zifti dökenlere sevgilerimi bildirirken oradaki insanlar da "bu yoldan gitme abi şurada toprak yan yol var, onu takip et, seni Sinop girişinde tekrar anayola çıkarır" diyorlar.

Bu maceralı girişin ardından Sinop:

Diyojen'e de bir merhaba:

Akşam olmak üzere ve sahildeki küçük otellerde yer yok. Pahalıdır diye es geçtiğim Melia&Kasım'a gidiyorum "başa gelen çekilir" diyerek. Meğer orada da tek kişilik oda 40 YTL'ymiş sadece :)

Bir duş alıp biraz kendime geldikten sonra yemek yemek ve dolaşmak için dışarıya çıkıyorum. Africa Twin selesinde bir günde 800 kilometrenin üstünde yol yapınca ne kadar düzgün yürünebilirse o kadar yürüyerek dolaşıyorum biraz sahildeki cıvıl cıvıl insan kalabalığının içinde. Küçük güzel bir kent ve neşeli modern insanları. Sevdim Sinop'u. Yiyecek olarak sakızlı dondurması (gerçekten de güzel), hediyelik eşya olarak da tekne maketleri ünlüymüş buranın.

İlk günden bu kadar yorulmak fazla. Gidip yatayım artık. Yolum çok uzun...
 

İlk günün rotası:

Maltepe - (D100) - Gebze - (TEM) - Düzce - Ereğli - Zonguldak - Bartın - Safranbolu - Karabük - Araç - Kastamonu - Taşköprü - Boyabat - Sinop
819 km


 

İlk günün fotoğraf albümü
 

Bugün geçtiğim iller hakkında bilgi için:

http://www.duzce.gov.tr/

http://www.zonguldak.gov.tr/

http://www.bartin.gov.tr/

http://www.karabuk.gov.tr/

http://www.kastamonu.gov.tr/

http://www.sinop.gov.tr/
 

Yarın, al denizi soluna, Trabzon'a dek salına...

.
2.Gün: Sinop-Maçka
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9