Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
SOLO KARADENİZ VE KUZEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9
.
Gün 3: Zigana'dan güneye, Ovit'ten kuzeye
Maçka'da sabah. Yağmur yine hafif hafif çiseliyor. Vadiyi kuşatan tepelerde sis var.

Otelin kahvaltı salonu kalabalık bir İsrail grubuyla dolu. Kahvaltının ardından fazla oyalanmadan ayrılmalı.

İlk planlarımda Sümela yoktu ama sonra buraya kadar gelmişken görmemek ayıp olur dedim. Bugünkü yol nasılsa çok uzun görünmüyor, Gümüşhane ve Bayburt üzerinden Rize'de tekrar sahile dönmeyi ve akşam Hopa'da konaklamayı hedefliyorum.

Temiz asfalt bir yol üzerinde ve yine koyu yeşile boğulmuş olarak Altındere Vadisi'nde yol alıyorum Sümela Manastırı'na doğru. Yolun Milli Park içindeki kısmında bir yerden sonra asfalta veda ediyoruz. Son etapta yaklaşık 3 km'lik yol toprak, hafif de olsa yağan yağmuru hesaba katarsak çamur da diyebilliriz.

Zevkli bir yolculuktan sonra yolun sonuna geldim. Buradan sonra yürümek gerekiyor. Yürüyüş yolu da çok güzel:

400-500 metrelik bir yürüyüşten sonra sisler içindeki manastırın önüne geliyorum.


Burada yaklaşık 100 basamaklı merdivenle manastırın tepesine tırmanmak, sonra da iç avluya ulaşmak için 120 basamak inmek gerekiyor. Dönüşte de bunun tersi tabi. Bir an iki fotoğraf çektik yeter bu kadar, kim çıkıp inecek şimdi o kadar merdiveni diye düşünsem de giriş ücretini ödeyip çıkmaya başlıyorum basamakları.

İç avlunun görünüşü:

Aslında burası yapının terası sayılır. Manastırın diğer katları bunun altında. Kısacası binaya giriş en üst kattan.

Şu fotoğrafta daha iyi anlaşılır:

Yürüyüş yolu sol üstteki ağaçların arkasında. Ağaçlarla bina arasında 100 basamaklı merdiven ve giriş kapısı görünüyor. İç avlu da görünen en üst katın hizasında.

Kendi zamanında tam bir inziva yeri. Ulaşımı zor, yaşam koşulları zor. Kilise ve freskler:


Veda zamanı geldi. Dönüş yolunda son pozlar.

Doğu Karadeniz'i en iyi anlatan şeyler: Bulutlar arasında koyu yeşil ormanlar...

Vadinin dibinde Altındere taşların üstünde çağıldayarak akıyor.

Milli park kısmına rahat girmiştim ama çıkmam biraz zaman alacak. Turist grupları gelmeye başlamış ve otobüslerin park yerinde bir halk oyunu gösterisi başlamış. Neyse ki otomobil değil de motosikletliyim, bulduğum boşluklardan insan yığınını yara yara çıkışa ulaşıyorum.

Maçka'ya dönüş yolunda Coşandere Köprüsü:

Maçka'ya ulaştıktan sonra dün karanlıkta girdiğim için iyi göremediğim kasabaya girişi sağlayan tüneli fotoğraflayıp, Gümüşhane yoluna koyuluyorum. Tabi yine motosikletli olmanın faydasını görüp, yoldaki trafik kazası yüzünden bekleyen kalabalığı aşarak.

Yoldan 5-10 km kadar ilerledikten sonra yeni yolu bırakıp eski yola giriyorum. Yeşilliklerin, köylerin içinden geçen yol 10-15 dakika sonra beni ilk hedefime ulaştırıyor:

Hamsiköy deyince aklıma gelen ilk şeyi tadabilmek için buradayım; Sütlaç...

Fotoğraf çekmeyi kaşığı daldırıp tadına baktıktan sonra hatırladım, kusura bakmayın artık.

Hamsiköy'ün tepeden görünüşü:

Muhteşem değil mi?

Biraz daha eski yolda devam ediyorum Zigana'ya doğru. Zigana Geçidi buralarda bir yerde olmalı ama hem yol gittikçe bozuluyor, hem de tabela filan yok geçitle ilgili.

Neyse biraz daha gidip az önce yanından geçerken gördüğüm bağlantıyı kullanarak yeni yola geri dönüyorum. Zigana geçidine ulaşıp ulaşabildin mi emin değilim ama Zigana Tüneli'nden geçtiğim kesin:

Geçidin diğer tarafında yaz havasına tekrar kavuştum. Bulutlar dağların arkasında deniz tarafında kaldı. Gümüşhane sınırlarında ortalık günlük güneşlik.

Torul'a doğru Harşit Çayı ve tarihi köprü:

Torul'da benzin molasının ardından Gümüşhane:

Unutulmuş ve yavaş yavaş terkedilen bir şehir. İçinde görecek pek bir şey de yok zaten. Bayburt'a doğru yola devam. Sümela yüzünden kaybettiğim dakikaları geri alabilmek için biraz da hızlı bir tempoyla gidiyorum. Yol düzgün, hava şartları güzel. Ve ilk ziyaretten yaklaşık iki ay sonra tekrar Bayburt'tayım.

Bu sefer kenarından geçip gitmeyerek içine dalıyorum. İlk bulduğum, Ulu Cami oluyor.

Caminin karşısındaki bakkal amcaya verdiğim selam Anadolu'daki eski gezi deneyimlerimle tahmin ettiğim gibi uzun bir sohbetin başlangıcı oluyor. Anadolu insanının o bildik konuksever hoş sohbet yaklaşımı. Yaklaşık 1,5 saat sohbet ediyoruz dükkanda. Neden sonra iyice vakit kaybettiğime emin olup müsaade istiyorum. Amcanın tarif ettiği yollardan önce saat kulesine, sonra da Bayburt'a yukarıdan bakan kaleye varıyorum.


Geçen sefer uzaktan fotoğraflayıp geçmiştik; Bayburt Kalesi bölgenin en uzun surlarına sahip çok geniş alana yayılan bir kale. İlk yapımı MS 200-300 yıllarına dayanıyor. Şu anda iç kısmı ziyarete açık değil. Bu yüzden kalenin diğer ismi "Çinimaçin"e sebep olan çini süslemelerini göremedim. Zaten yüzyıllar boyunca gördüğü savaş ve tahribat yüzünden pek de bir şey kalmamışmış.

Kaleden Bayburt'a bakış:

Osmanlı zamanında kalenin içinde 300 evlik bir mahalle bile varmış. Yine Dede Korkut hikayelerinden "Bamsı Beyrek"te adı geçen kalenin de burası olduğu söyleniyor. Dede Korkut demişken, il merkezine yaklaşık 40 km mesafedeki Masat Köyü'ndeki bir mezarın ona ait olduğu sanılıyor. Türkler'in Anadolu'daki ilk yerleşimlerinden olan Bayburt, Dede Korkut'a da sahip çıkmış. 1995 yılından bu yana her yıl Temmuz ayında Dede Korkut Kültür ve Sanat Şöleni düzenleniyor ve sadece Türkiye değil, Türki devletlerden de önemli bir katılım oluyormuş.

Bayburt'a veda ettikten sonra Çoruh'u takip ederek yoluma devam ediyorum. Saati 3 yaptık ve daha çok yol var bugün geçmeyi hedeflediğim. Bayburt ile Trabzon'u ayıran dağların tepelerinde bulutlar kümelenmiş, bu taraftaki güneşin aksine deniz tarafı yine yağışlı galiba.

Arada kaskıma girmeye çalışan arıyı saymazsak yol boyunca tek yoldaşım Çoruh:

Issızlığın ortasındayım resmen ve 100 kilometrelik İspir yolu bitmek bilmiyor.

Karadeniz'in sahil kesiminin aksine civarda yeşil görünen yerler sadece Çoruh'un kenarlarında. Diğer her yer sarı ve kahverengi tonlarda.

Gerçi bu da farklı bir hava vermiş bu çorak bozkırlara. Bayburt'un batı tarafında kalan ova kısmı yeşilliklere sahipti ve tarıma elverişliydi, bu kısım ise Karadeniz bölge sınırları içinde kalmakla birlikte Doğu Anadolu özellikleri gösteriyor.

Erzurum il sınırlarına girdikten sonra da değişen bir şey yok. Üstelik rüzgar sertleşti ve motosiklet kullanmak işkence halini almaya başladı. Neyse en azından güneş var derken Pazaryolu civarında tepeyi aşan bulutların saldırısına uğruyorum, rüzgarla birlikte sert bir sağanak. Sığınacak bir yer bulmak amacıyla ilçe merkezine yöneliyorum ama ben ilçeye girene kadar yağmur da geçip gidiyor. Neyse en azından burayı da görmüş olduk.

Islaklığım da İspir'e gelene kadar kuruyor, tekrar kendini gösteren güneş sayesinde.

İspir Kalesi:

Burada Çoruh ile bir günlüğüne vedalaştıktan sonra Rize kavşağına geri gönüp Ovit'e doğru tırmanmaya başlıyorum. Artık bu akşam için Hopa pek mümkün görünmüyor. Karanlıkta yol yapmaya gerek yok, Rize'de gecelerim diye düşünüyorum.


Güneş batana kadar sahile varırım diye düşünürken yağmurun yeni geçmiş olduğu yaylaya çıktığımda karşıdan bana yaklaşmakta olan yeni sürprizle dona kalıyorum: Sis.

Oradaki çocuklar alışık tabi, "neredeyse her akşam olur abi" diyorlar, "ama bugün biraz erken indi". Hadi ya şansa bak, ne yapalım ağır ağır ineceğiz artık, notların arasına ek: "Karadeniz gezeceksen, sis farı taktırmak şart"...

Az ileride istediğim tabelayı gördüm; Ovit Dağı Geçidi, rakım 2640 metre.

Sis, sis ve sis.


Sanki bir deniz...

Aşağılara doğru inerken sis hafif dağılıyor sanki ama İkizdere öncesi bir yayla oteli görünce vazgeçiyorum Rize'ye inmekten, yarın gündüz gözüyle giderim.

Bugünlük bu kadar. Ahşap bungalovda, çatıya vuran yağmur taneleri ve yolun diğer tarafında akan İyidere'nin şırıldamaları eşliğinde geçecek bir gece.
 

Üçüncü günün rotası:

Maçka - Sümela - Maçka - Hamsiköy - Torul - Gümüşhane - Bayburt - İspir - Ovit Dağı - İkizdere Çamlık
357 km


 

Üçüncü günün fotoğraf albümü
 

Bugün geçtiğim iller hakkında bilgi için:

http://www.gumushane.gov.tr/

http://www.bayburt.gov.tr/

http://www.rize.gov.tr/
 

Yarın, bekle beni Artvin, geliyorum...

.
4.Gün: İkizdere-Artvin
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9