Kars'ta sakin ve serin
bir pazar sabahına uyandım. Dışarıda kapalı bir hava var ve zaman zaman
yağmur çiseliyor yine.
Si-Mer Otel'deki odamın penceresinden
Kars
Kalesi'ni seyrederken, serin ama tertemiz havayı ciğerlerime dolduruyorum.
Kahvaltı faslını kısa kesip otelden
erken ayrılarak Celil Işık ile buluşmaya gidiyorum. İki ay önce
Bahar'ın kazasında Rauf aracılığıyla tanışmıştık kendisiyle ve çok büyük
yardımları dokunmuştu bize.
Yolumun üstünde Atatürk Heykeli:
Celil Bey ile buluşup hasret gideriyoruz.
Ardından da sağlam bir kahvaltı sonrası şehrin geniş caddelerini dolaşıyoruz
biraz. Eski binalar hakkında bilgiler veriyor dolaşırken. Kars, 1914'e
kadar 60 yıl kadar Rus işgalinde kalmış. Bu dönemde şehir planı yenilenmiş
ve geniş caddeler, büyük taş binalarla tekrar kurulmuş. Cumhuriyet döneminde
de bu plan korununca hiç çıkmaz sokağı olmayan, bütün caddeleri geniş ve
düzgün bir şehir olarak yaşamış Kars.
Doğalgaz nedeniyle yapılan kazıların
verdiği rahatsızlığı bir kenara bırakırsak gerçekten de çok düzenli ve
temiz bir merkezi var Kars'ın. Kenar mahallelerde düzen ve temizlik biraz
bozuluyor haliyle ama bunu da normal karşılamak lazım.
Eski taş binalardan örnekler:
|
|
|
|
Merkez Camii:
Sonradan aklıma geldi, eski bir katedral
olan ve Osmanlı zamanında camiye çevrilen Fethiye Camii'ni atlamışım. Neyse
bir dahaki sefere, daha çok yolum düşecek inşallah Kars'a...
Gezintinin ardından bir de Kars peyniri
ile yapılmış künefenin tadına bakıyoruz. Künefenin tadı her şeyi unutturmuş
fotoğrafını bile çekemeden yutmuşum. Yediğimiz yerin ismini de unuttum,
hay Allah. Küçük mütevazi bir tatlıcıydı...
Saat öğleni geçince izin istiyorum
Celil Bey'den. Kışın kar altındaki Kars'a ailece bir ziyaret yapma konusunda
anlaşarak veda ediyorum tekrar. O kadar zor ki bu güzel şehre veda etmek.
Kendimi evimde hissettiğim bir yer oldu burası.
Dün akşam Celil Bey'i aramadan aklımdan
geçmişti, sabah erkenden çıksam da 2 ay önceki planda olan Kağızman üzerinden
Iğdır ve Doğubeyazıt'a gitsem, Ağrı Dağı'nı da görüp Erzurum'a öyle
dönsem diye ama Bahar'ın çoook kızacağını düşünerek vazgeçmiştim. Şimdi
Kağızman kavşağında durup, sonraki geziye tohum olsun diyerek fotoğraf
çekiyorum.
Hoş zaten hava bulutlu, Iğdır'a gitsem
de Ağrı Dağı'nı çok net göremeyeceğim, fazla takılmayım artık.
Selim'den geçerken Bahar'ın
kazası anısına yine duruyorum. Kazanın olduğu yer kasabanın bittiği nokta.
Eceline susamış köpek, şu tabelanın oralardan bir yerden fırlamış.
Sonraki durak Sarıkamış Şehitleri
Anıtı. Burayı görmek için çıkmıştık Bahar'la ve gezinin sonu olmuştu
bu ana planın dışına çıkış.
|
|
|
|
Anıttaki yazıları okurken ister istemez
duygulanıyor insan. Onbinlerce şehit verilmiş, çoğunluğu soğuktan donarak.
Şehitlerin verildiği yer Sarıkamış'ın arkasında Allahuekber Dağları. Aslında
orayı da bir ziyaret edeyim demiştim ama Celil Bey tek başına gitme dedi.
Bu kadar yoğun ölümlerin yaşandığı yerde hala garip doğaüstü olaylardan
bahsetti. Bilmem ki acaba? Aklıma yine Yüzüklerin Efendisi ve "Ölülerin
Yolu" geldi. En iyisi sözünü dinlemek galiba...
Sarıkamış'ı da arkamda bırakıp Erzurum'a
doğru yola devam ediyorum. Bu yolu iki ay önce bizi uçağa götüren bir otomobille
geçmiştik ve temiz bir yoldu. Bunu düşünerek herhalde 2 saat içinde Erzurum'da
olurum derken asfalt bitiyor. Erzurum sınırına kadar yolun genişletilip
yeniden yapılıyor olduğunu 25 km sonra asfalta tekrar kavuştuğumda anlayacağım.
Son hız geçen kamyonların yarattığı ve 20 metre önünü görmeyi engeleyen
toz bulutları içinde ne kadar gidilirse o kadar giderek bitiriyorum toprak/mıcır
karışımı ham yolu. Bir kez daha ortaya çıkıyor ki Türkiye'yi dolaşıyorsan
"ben zaten asfalt dışına çıkmam ki" diyerek motosiklet seçmeyeceksin. Mutlaka
toprak/mıcır sürüşü de yapman gerekiyor. ???
Asfalt kırıntıları aradaki köprülerde
kalmış sadece, bunlardan birinde "Şeytan Geçmez" yazıyor, ben de durup
benim Şeytan'ı fotoğraflıyorum, "Nasıl geçmezmiş, geçiyor işte" diyerek...
Erzurum topraklarına girince yol
yapımı bitiyor, tekrar asfalttayız. Bir zamanların çılgın nehri Aras,
sessiz sedasız kıvrıla kıvrıla akıyor, eski geniş yatağında.
Yol kenarında rüzgar aşındırmasıyla
oluşmuş şekiller.
Horasan'a yaklaşırken ufukta
yine kara bulutlar beliriyor. Bir günü de ıslanmadan geçirsek. Yeniden,
bölünmüş 2x2 şeritli hale dönen yol henüz kuruyken hızlanıyorum biraz.
Köprüköy'den sonra Pasinler'e doğru bulutlar yolun iki tarafında
görünüyor. İlk bulutlar Pasinler'i ıslatıp geçmiş ama kuzeyden esen sert
rüzgarla birlikte gelen ikinci grup çok daha koyu görünüyor ve şimdiden
Narman tarafındaki tepeler görünmüyor.
O hızla Pasinler'i geçtikten ve ıslanmaktan
kurtulduktan sonra arkamdaki manzara şu:
Bulutlar azalıp güneş tekrar görünürken
uzaktan Palandöken Dağları beliriyor.
Ve yeniden Erzurum:
Hiç vakit kaybetmeden yine Dilaver
Otel'e ulaşıp eşyaları odaya atarak çıkıyorum güneş batana kadar Erzurum'u
dolaşmak için.
Geçen sefer eksik kalmıştı, şimdi
arka arkaya görüntüler Erzurum'un tarihi eserlerinden.
Yakutiye Medresesi (1310 yılı):
|
|
Lalapaşa Camii (1562):
Caferiye Camii (1645):
Ulu Cami (1179):
Çifte Minareli Medrese (1285-1290):
Üç Kümbetler (13-14. yy):
Çifte Minare fonunda Nene Hatun anıtı:
Palandöken fonunda Erzurum (Kartpostal
gibi olmuş ha):
Erzurum Kalesi:
(Surların üstünde bira içen gençler
ve sur dibinde de mangal yapan aileler mevcut)
Eski Erzurum evleri:
Rüstem Paşa Bedesteni (16.yy / Şimdiki
adı Taşhan. Oltu Taşı mağazalarıyla dolu):
Kongre Binası:
Bu kadar tarih yeter, biraz da mide
eserleri:
Ünlü Cağ kebabçılar; geçen sefer
Cumhuriyet Caddesi'ne çıkınca bunları atlamıştık. Meğer esas cağ kebapçılar
Kongre caddesi civarındaymış.
Günün sonu ise şununla:
Kadayıfçı Muammer Usta'dan Kadayıf
Dolması. Of ki ne of, yeme de yanında yat...
Bugünlük de bu kadar. Erzurum'u da
tavaf etmiş olduk ama Kars'ın düzeni ve temizliği yanında Erzurum'un Tarlabaşı'nı
andıran havasının pek iyi gelmediğini de söylemeden geçemeyeceğim. Türk
Tarihi açısından böylesine önemli bir kent biraz daha iyi durumda olmayı
hak ediyor bence. 2011'de Dünya Üniversite Kış Olimpiyatları'nın
burada düzenlenecek olması olumlu bir etki yapar belki.
Yedinci günün rotası:
Kars - Selim - Sarıkamış - Horasan
- Köprüköy - Pasinler - Erzurum
219 km
Yedinci günün
fotoğraf albümü
Bugün geçtiğim iller hakkında bilgi
için:
http://www.kars.gov.tr/
http://www.erzurum.gov.tr/
Yarın, yolu uzatmadan Amasya'ya...
|