Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
SOLO KARADENİZ VE KUZEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9
.
Gün 7: İki Şehrin Hikayesi: Kars ve Erzurum
Kars'ta sakin ve serin bir pazar sabahına uyandım. Dışarıda kapalı bir hava var ve zaman zaman yağmur çiseliyor yine.

Si-Mer Otel'deki odamın penceresinden Kars Kalesi'ni seyrederken, serin ama tertemiz havayı ciğerlerime dolduruyorum.

Kahvaltı faslını kısa kesip otelden erken ayrılarak Celil Işık ile buluşmaya gidiyorum. İki ay önce Bahar'ın kazasında Rauf aracılığıyla tanışmıştık kendisiyle ve çok büyük yardımları dokunmuştu bize.

Yolumun üstünde Atatürk Heykeli:

Celil Bey ile buluşup hasret gideriyoruz. Ardından da sağlam bir kahvaltı sonrası şehrin geniş caddelerini dolaşıyoruz biraz. Eski binalar hakkında bilgiler veriyor dolaşırken. Kars, 1914'e kadar 60 yıl kadar Rus işgalinde kalmış. Bu dönemde şehir planı yenilenmiş ve geniş caddeler, büyük taş binalarla tekrar kurulmuş. Cumhuriyet döneminde de bu plan korununca hiç çıkmaz sokağı olmayan, bütün caddeleri geniş ve düzgün bir şehir olarak yaşamış Kars.

Doğalgaz nedeniyle yapılan kazıların verdiği rahatsızlığı bir kenara bırakırsak gerçekten de çok düzenli ve temiz bir merkezi var Kars'ın. Kenar mahallelerde düzen ve temizlik biraz bozuluyor haliyle ama bunu da normal karşılamak lazım.

Eski taş binalardan örnekler:

Merkez Camii:

Sonradan aklıma geldi, eski bir katedral olan ve Osmanlı zamanında camiye çevrilen Fethiye Camii'ni atlamışım. Neyse bir dahaki sefere, daha çok yolum düşecek inşallah Kars'a...

Gezintinin ardından bir de Kars peyniri ile yapılmış künefenin tadına bakıyoruz. Künefenin tadı her şeyi unutturmuş fotoğrafını bile çekemeden yutmuşum. Yediğimiz yerin ismini de unuttum, hay Allah. Küçük mütevazi bir tatlıcıydı...

Saat öğleni geçince izin istiyorum Celil Bey'den. Kışın kar altındaki Kars'a ailece bir ziyaret yapma konusunda anlaşarak veda ediyorum tekrar. O kadar zor ki bu güzel şehre veda etmek. Kendimi evimde hissettiğim bir yer oldu burası.

Dün akşam Celil Bey'i aramadan aklımdan geçmişti, sabah erkenden çıksam da 2 ay önceki planda olan Kağızman üzerinden Iğdır ve Doğubeyazıt'a gitsem, Ağrı Dağı'nı da görüp Erzurum'a öyle dönsem diye ama Bahar'ın çoook kızacağını düşünerek vazgeçmiştim. Şimdi Kağızman kavşağında durup, sonraki geziye tohum olsun diyerek fotoğraf çekiyorum.

Hoş zaten hava bulutlu, Iğdır'a gitsem de Ağrı Dağı'nı çok net göremeyeceğim, fazla takılmayım artık.

Selim'den geçerken Bahar'ın kazası anısına yine duruyorum. Kazanın olduğu yer kasabanın bittiği nokta. Eceline susamış köpek, şu tabelanın oralardan bir yerden fırlamış.

Sonraki durak Sarıkamış Şehitleri Anıtı. Burayı görmek için çıkmıştık Bahar'la ve gezinin sonu olmuştu bu ana planın dışına çıkış.

Anıttaki yazıları okurken ister istemez duygulanıyor insan. Onbinlerce şehit verilmiş, çoğunluğu soğuktan donarak. Şehitlerin verildiği yer Sarıkamış'ın arkasında Allahuekber Dağları. Aslında orayı da bir ziyaret edeyim demiştim ama Celil Bey tek başına gitme dedi. Bu kadar yoğun ölümlerin yaşandığı yerde hala garip doğaüstü olaylardan bahsetti. Bilmem ki acaba? Aklıma yine Yüzüklerin Efendisi ve "Ölülerin Yolu" geldi. En iyisi sözünü dinlemek galiba...

Sarıkamış'ı da arkamda bırakıp Erzurum'a doğru yola devam ediyorum. Bu yolu iki ay önce bizi uçağa götüren bir otomobille geçmiştik ve temiz bir yoldu. Bunu düşünerek herhalde 2 saat içinde Erzurum'da olurum derken asfalt bitiyor. Erzurum sınırına kadar yolun genişletilip yeniden yapılıyor olduğunu 25 km sonra asfalta tekrar kavuştuğumda anlayacağım. Son hız geçen kamyonların yarattığı ve 20 metre önünü görmeyi engeleyen toz bulutları içinde ne kadar gidilirse o kadar giderek bitiriyorum toprak/mıcır karışımı ham yolu. Bir kez daha ortaya çıkıyor ki Türkiye'yi dolaşıyorsan "ben zaten asfalt dışına çıkmam ki" diyerek motosiklet seçmeyeceksin. Mutlaka toprak/mıcır sürüşü de yapman gerekiyor. ???

Asfalt kırıntıları aradaki köprülerde kalmış sadece, bunlardan birinde "Şeytan Geçmez" yazıyor, ben de durup benim Şeytan'ı fotoğraflıyorum, "Nasıl geçmezmiş, geçiyor işte" diyerek...

Erzurum topraklarına girince yol yapımı bitiyor, tekrar asfalttayız. Bir zamanların çılgın nehri Aras, sessiz sedasız kıvrıla kıvrıla akıyor, eski geniş yatağında.

Yol kenarında rüzgar aşındırmasıyla oluşmuş şekiller.

Horasan'a yaklaşırken ufukta yine kara bulutlar beliriyor. Bir günü de ıslanmadan geçirsek. Yeniden, bölünmüş 2x2 şeritli hale dönen yol henüz kuruyken hızlanıyorum biraz. Köprüköy'den sonra Pasinler'e doğru bulutlar yolun iki tarafında görünüyor. İlk bulutlar Pasinler'i ıslatıp geçmiş ama kuzeyden esen sert rüzgarla birlikte gelen ikinci grup çok daha koyu görünüyor ve şimdiden Narman tarafındaki tepeler görünmüyor.

O hızla Pasinler'i geçtikten ve ıslanmaktan kurtulduktan sonra arkamdaki manzara şu:

Bulutlar azalıp güneş tekrar görünürken uzaktan Palandöken Dağları beliriyor.

Ve yeniden Erzurum:

Hiç vakit kaybetmeden yine Dilaver Otel'e ulaşıp eşyaları odaya atarak çıkıyorum güneş batana kadar Erzurum'u dolaşmak için.

Geçen sefer eksik kalmıştı, şimdi arka arkaya görüntüler Erzurum'un tarihi eserlerinden.

Yakutiye Medresesi (1310 yılı):

Lalapaşa Camii (1562):

Caferiye Camii (1645):

Ulu Cami (1179):

Çifte Minareli Medrese (1285-1290):

Üç Kümbetler (13-14. yy):

Çifte Minare fonunda Nene Hatun anıtı:

Palandöken fonunda Erzurum (Kartpostal gibi olmuş ha):

Erzurum Kalesi:
(Surların üstünde bira içen gençler ve sur dibinde de mangal yapan aileler mevcut)

Eski Erzurum evleri:

Rüstem Paşa Bedesteni (16.yy / Şimdiki adı Taşhan. Oltu Taşı mağazalarıyla dolu):

Kongre Binası:

Bu kadar tarih yeter, biraz da mide eserleri:

Ünlü Cağ kebabçılar; geçen sefer Cumhuriyet Caddesi'ne çıkınca bunları atlamıştık. Meğer esas cağ kebapçılar Kongre caddesi civarındaymış.

Günün sonu ise şununla:

Kadayıfçı Muammer Usta'dan Kadayıf Dolması. Of ki ne of, yeme de yanında yat...

Bugünlük de bu kadar. Erzurum'u da tavaf etmiş olduk ama Kars'ın düzeni ve temizliği yanında Erzurum'un Tarlabaşı'nı andıran havasının pek iyi gelmediğini de söylemeden geçemeyeceğim. Türk Tarihi açısından böylesine önemli bir kent biraz daha iyi durumda olmayı hak ediyor bence. 2011'de Dünya Üniversite Kış Olimpiyatları'nın burada düzenlenecek olması olumlu bir etki yapar belki.
 

Yedinci günün rotası:

Kars - Selim - Sarıkamış - Horasan - Köprüköy - Pasinler - Erzurum
219 km


 

Yedinci günün fotoğraf albümü
 

Bugün geçtiğim iller hakkında bilgi için:

http://www.kars.gov.tr/

http://www.erzurum.gov.tr/
 

Yarın, yolu uzatmadan Amasya'ya...

.
8.Gün: Erzurum-Amasya
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9